Müziksiz Olmaz

15 Mayıs 2016 Pazar

Eski Sevgili / Dönmek-Dönmemek Sorunsalı

Ölmedim, gitmedim acayip çalışıyorum, biraz yazamadım hepsi bu :)


Aslında sosyal medya ve insan hayatına etkileri konulu bir yazı hazırladım ama o taslakların düzenlemem gereken yerlerine bile bakamazken mail adresime gelen birbirinden tatlı, tontiş, sıkı sıkı sarılmalık gönderilere bile doğru düzgün cevap verememenin hüznünü yaşıyorum. Son iki ay içinde gördüm ki en çok konu edilen şey "Eski sevgili ile yeniden birliktelik" kaygıları üzerine :)
% 98 kadın ;) çünkü herif kişisi için nefes alsın yeter modu hala devrede... hala duygusal olarak daha hassas olan kadınlar. Yaşasın önyargılarım, yaşasın kadınlar.
Bu arada aynı sebep ile mail gönderen sevgili Mehmet, Murat ve Erkan'a sevgi ve selamlar :)
En çok sevgiyi de kankito olduğumuz ve neredeyse lezbiyen olmamı sağlayacak kadar bağlandığım sevgi pıtırcığım bayan G'ye gönderiyorum. :))




Eski Sevgiliye Geri dönülür mü?

Psikoloji ne yapsın annem sen daha adamı/kadını istiyon mu istemiyon mu, seviyon mu sevmiyon mu belli değil? diye artizlik yapacağıma, buradan genele hitaben kısa geçiş bir yazı yazayım dedim. Aslında mevzu çok derin ve birazcık uzun dostlar.
Uzun yazı sevmeyenlere spoiler: Evet dönülür, yeniden denemek, şans vermek olabilir.


Amma ve lakin;


Flört olsun, evlilik olsun, arkadaşlıklar olsun bütün ilişkiler başlar ve biter. (tespitin güzelliğine koş)
İnsanların orospu karakterli olanlarını bir yana ayırırsak, geri kalanları; bir ilişkiye nasıl olsa bitecek gözüyle bakarak başlamaz.
Bir ilişki ilk etkileşim olarak duygusal veya cinsel çekim ile başlar. Sonra kuvvetli bağlar ile o kişi bir yaşam alışkanlığı haline gelir. İki insanın karşılıklı uyum veya uyumsuzlukları kabul görülür ölçüde olduğu müddetçe hisler ve bağ yükselir. Çatışmaların aşılabilir olması veya olmaması neticesinde ya devam eder ya da biter. Bu sağlıklı bireylerin insan gibi yaşadığı ilişki modelidir.
Öyle instadan layk atmaya, twitterdan ona buna yürümeye, meme veya kas peşinde koşmaya benzemez.
Bir insanı tanımak öyle kolay bir şey değildir. İnsan değişen zamana, yaşadıkları olaylara, karşılaştıkları insanlara göre (yani kişilik tecrübesi edinme) duygusal bir evrim geçirir. Ki zaten bu değişim dediğimiz şeyin kendisidir. Bu değişim kimi insana olgunlaşmak olarak yansır, kimi insana darmaduman kalmış biri olarak... Ancak bu değişim ne olursa olsun ailemize, sevdiğimiz insanlara karşı kötü yansıyan değişiklikler olmamalıdır. Bana çok değiştin diyenlere tekmeyi gömmek için Kickbox'a devam ediyorum zaten.
Dolayısıyla öncelikle biz bile sevdiğimiz kişilere karşı değişken davranışlar sergileyebiliriz. Egoist bir ruh hastası değil isek; karşımızdaki kişinin de değişebileceğini kabul etmemiz gerek. Yeter ki biz kendisine, kendisi de bize bu değişkenlerini olumsuz olarak yansıtmasın.
Yaşın 50 diyelim. 25 yaşında sevdiğin adam/kadının 25 sene sonra aynı adam olmasını beklemen bir ruh hastalığıdır. Mesela ben bunu anneme anlatmakta biraz zorlanıyorum. Her defasında "baban çok değişti kızım ne yapacağım ben bu adamla." diye sitem ediyor. Kaldı ki babam annemi bana anlatırken aynı yumuşacık ve sevgi dolu ses tonuyla konuşuyor "güloşumu kandırsam arabayı değiştireceğim kızım." diyor. Sorun tabi ki annemde :))) "Adam eskiden gazetesini okuduktan sonra kaldırırdı şimdi nerede okuyorsa orada bırakıyor" diyor. asdaklsjd büyük sorun "anne boşa gitsin diyorum." gülüyor.


Diyelim ki ayrıldık sevgili dostlar ve ayrılık sonrası eski sevgilimiz bize tekrar dönmek istedi veya biz eski bir sevgilimizin kıymetini anlayıp kendisine inceden ve yeniden yavşamak istedik.
Çevremizden 100 geri zekalı beyinsize sorduk;
Aldığımız cevap "kırılan bardak yapıştı mı yeniden bardak olur mu hiç kız saçmalama allasen".
Diğer popüler mal cevabı ise "Boş ver amk, sen önüne bak. Zaten seni hak etmiyordu..."
Bir gün Bay E'ye "Olum boşver lan o kaybeder." dedim.
Bana "iyi de tuğba, herkesin sürekli beni kaybediyor olması çok mu normal?" dedi. Üzerine çok uzun düşündüm. Haklı it... normal değil elbette. Ne demek yahu bırak o kaybeder? Bu bloğumu okuyan canlar bilirler ki ben de en az Bay E kadar klişelerden nefret ediyorum.
Duygularımız bizim. Öncelikle o insana sevgi besliyor muyuz? O insanı özlüyor muyuz?
Şahsı muhterem yaptığı hatalardan ders aldı mı? Veya biz ders aldık mı? Harcanacak zamanı sonsuz kılacak mıyız? Buna değecek mi? Bu soruların tüm cevapları mantığımız ve duygu çerçevemizin içinde...
Karşımızdaki insanlarla ilişkilerimizi başarılı bir şekilde yürütüp yürütmemek % 50 pay oranında bize ait. Bunun bir kısmını sömürüp giden sevgiliye mi döneceğiz, yoksa terk ettiğimiz sevgiliye mi? Bu da ayrı bir değerlendirme konusu...
Ama çok açık ve net yazacağım arkadaşlar. Sıçarım kırılan bardak, koparılan çiçek klişelerine...
biz; bardak, ip, çiçek, kitap, kağıt filan değiliz ulan. İnsanız, insan!
Her neyimiz sömürülmüş olursa olsun bir ilişkide cinsel-fiziksel şiddet, ağır psikolojik baskı, kişilik haklarından kısıtlama, gurur, şeref ve haysiyeti ayaklar altına alma teşebbüsü olmaması halinde her aşk bir başka şansı hak eder. Hele ki ayrılık süresi 1-2-3 yıl olduktan sonra eski sevgiliyi düşünen ve dönmeye meyil eden insan adam gibi adam kadın gibi kadındır. Denemiştir, olmamıştır, kıymetini de anlamıştır değerini de...
İğrenç bir sorun yaşatmadıysa eski sevgiliye dönün... zaten bir kere "ayrılık" yaşanmıştır. Ya daha kuvvetli sarılırsınız birbirinize ya da yeniden ayrılır ama hiç pişman olmazsınız.
Şu hayatta en severek kullandığım cümledir "Ben denedim. Ama olmadı. Pişman değilim."
Duygularımızın sesiyle beraber mantığımızı da devreye sokmak zorundayız. Ayrılığın sebebi gururunuzu ayaklar altına alan bir sebep değil ise neden olmasın? Siz o gurur çiğneyen durumu görmezden gelebilecekseniz neden olmasın? Taraflardan ayrılığa sebep olan kişi, hatasının farkında ise neden olmasın? Kişilik haklarınızdan ödün vermiyorsanız, neden olmasın?


Bir de sizin için minik bir araştırma yaptım
Eski sevgili ile yeniden denemek adlı bir araştırma yapan APS (Amerikan Psikoloji Derneği)
% 78 mutlu çift olduğunu belirtmiş. EPS (Avrupa olanı) ise bu oranı % 72 belirlemiş.


Taslak maslak yapmadım ve tam 22 dakikada yazdım. Bir hatam olduysa af ola.
Konu hakkında görüş ve fikir alışverişinde bulunmak isteyen canikolar tugba.turhan1987@gmail.com adresime yazabilirler. Bir ay içinde cevap veririm umarım.
Cevap bekleyen dostlarımdan da özür dilerim. Yoğunluğu atlatır atlatmaz sizdeyim.
Kendinize iyi davranın...
ya bi de https://twitter.com/icgozlemuzmani tamamen kendim için twitterdayım buraya da eklicem ama becerebilir miyim bilmiyorum :)